Kimyasanal.com Kimyasanal.com Kimyasanal.com
Kimyasanal.com
Aptal biri ile tartışırken, onun da aynı şeyi yapmadığından emin ol.
Ahmet Haşim
Kimyasanal.com
Kimyasanal.com


Tarih: 23.01.2005
Kategori: Kimya Dükkanı Sağ ok Kimya Dükkanı Sağ ok Haftanın Bileşiği
20806 kez okundu.


Halka malolmuş bir molekül: DNA

Bullvalene'nin aydın ve halkı küçük gören kişiliğinin aksine DNA çok daha mütevazi ve onla içiçe durumdadır. DNA artık laboratuvarların karanlık ortamından kurtulup sokaklara açılmıştır, sanki, sanki bizden, içimizden biri gibidir o; öyle ki artık hanımlar kısır günlerinde, erkekler de kahvelerde onun adını telafuz etmekten çekinmezler..

Oysa bundan elli yıl önce durum hiç de böyle değildi; açılmayı bekleyen bir sandıktı sanki DNA.. Şimdiyse genetiği değiştirilmiş besinlerden, İnsan Genom Projesine hayatımızın her yerinde -keza haber bültenlerinde- bizle beraberdir.. Discovery'de eskiden yayımlanan New Dedectives programını izlemiş olanlar bilir DNA'nın nasıl suçluların yakalanmasında kullanılabileceğini..Ama onu halkla bütünleştiren kilit olay, DNA'nın babalık testlerinde kullanılmaya başlanmasıdır. O kadar ki, çocuğunun göz renginden şüphe duyan her baba, artık ülkemizde, DNA testi yaptırarak babalığını ispatlayabileceğini bilir..

1940'larda nükleik asitlerin varlığı bilinmesine rağmen, genetik malzemenin proteinlerle mi yoksa nükleik asitlerle mi taşındığı epey bir tartışma konusuydu. 1944'te Oswald Avery gerçekleştirdiği zekice deneyler sayesinde bunun cevabının nükleik asitler olduğunu gösterdi. Yine yakın zamanlarda Erwin Chargaff DNA'da adenin ve timin baz sayısıyla, guanin ve sitozin sayılarının yaklaşık olarak birbirine eşit olduğunu gösterdi. Düğüm noktası ise James D. Watson ile Francis Crick'in 1953'te DNA'nın yapısını çözmeleridir. Bundan sonra hem kalıtımın, hem de protein sentezinin bu molekülce nasıl gerçekleştirildiği açıklık kazandı.

Fakat 1970'lerin ortalarına kadar hala bir DNA zincirindeki nükleotitlerin hangi sırayla dizildiği bulunamıyordu; Frederick Sanger insülinden sonra dikkatini DNA'ya verdi ve yine çok ustaca bir metod keşfederek görece kısa bir DNA zincirinin diziliminin nasıl bulunacağını gösterdi. Sonuç, bilim dünyasının en geniş kapsamlı projesi olan İnsan Genom Projesi ve insanın baz diziliminin açığa kavuşturulmasıdır.

Şimdi kısaca bu çok büyük biyomolekülün yapısına bakalım: DNA da çoğu biyomolekül gibi bir polimerdir ve monomeri nükleotit denen yapılardır:



Şekilde görüldüğü gibi her nükleotit bir fosfat, beş karbonlu bir şeker (DNA'da deoksiriboz, RNA'daysa riboz) ve bir azotlu bazdan oluşur. BU azotlu bazlar adenin, guanin (çift halkalı pürinler) ve sitozin, timin ve urasil(tek halkalı pirimidinler)dir. RNA'da DNA'daki timinin yerini urasil almıştır.

Bunlar zaten çok klasik lise bilgileri.. DNA'nın çok önemli bir özelliği ikili sarmal yapıda olması; sarmalın iç kısmında birbirleriyle hidrojen bağı yapan azotlu bazlar bulunur; iskeleti ise fosfat ve şeker grupları oluşturur. Fosfatlar dışta kaldığından DNA'yı negatif yüklü yapar ve dış kısmında Mg2+ iyonları bulunur. DNA'nın Magnezyum tuzu olarak kristallenmesi işte bu yüzdendir.



DNA'nın üstten görünüşü ise bir başka ilginçtir:




Üye Yorumları

Yazar Mesaj
 

Henüz yorum eklenmedi! İlk yorumu sen yap!



Copyright © 2004-2023 - https://www.kimyasanal.com  
Mevzuat.com açıldı.
Turkbank.com açıldı.
FinansMuhendisi.com açıldı.