Öğretme sanatı, aslında buluşlara yardımcı olma sanatıdır Mark Van Doren |
Organik Kimya 11 Alt kategori 140 Yazı |
İnorganik Kimya 8 Alt kategori 35 Yazı |
Fizikokimya 8 Alt kategori 46 Yazı |
Analitik Kimya 10 Alt kategori 22 Yazı |
Disiplinlerarası Kimya 30 Alt kategori 203 Yazı |
Kimya Dükkanı 40 Alt kategori 395 Yazı |
Elementler 110 Alt kategori 67 Yazı |
Kimya Tezleri 3 Alt kategori 4 Tez |
Bilgi Yarışması | |
Günün Sorusu Yarışma İstatistikleri Sen de soru ekle! |
Forumlar |
AEROSİL 0 yanıt (zacelik) ASETİK ASİT 0 yanıt (zacelik) Çözeltinin reaksiyona etkisi 0 yanıt (aeskintan) ÇÖKELTİ OLUŞTURMA 5 yanıt (aeskintan) Kimya Sektöründe bir ilk! 1 yanıt (mcelik) |
Ziyaretçi Soruları |
Maleik asit ve fumarik asit
0 yanıt alkol+eter karışım reaksiyonu 0 yanıt nişastaya ısı etkisi 0 yanıt Aldehit sorusu 0 yanıt PH Bulma Ve Henry Sabiti 0 yanıt Elektroliz 0 yanıt Molekül orbital teorisi 0 yanıt mol sayısı 0 yanıt Bir sorum var! diyenler... |
Üye Yorumları |
Vertical (Dogrudan) ve Adiabatik (En Düşük Enerjili)
1 yorum (zacelik) Amino Asitler-2 1 yorum (mcelik) Anomerik Etki 1 yorum (sselcuk) Designing Organic Syntheses: 1 yorum (myasa) Organik Bir Katalizör: DMAP 1 yorum (lusirka) |
Kuantum fiziğinin temel ilkelerinin ortaya atıldığı 1920-30 yılları sırasında (ve de ilerleyen yıllarda tabi ki), bu yeni mekaniğin beraberinde getirdiği birçok yenilik çok şiddetli tartışmalara yol açtı. Bunlar arasında en amansızı, Einstein (Albert) ile Bohr (Niels) arasında geçmiştir ve bu tartışmalar Einstein'ın ölümüne dek sürmüştür.
Einstein'ın ünlü Tanrı zar atmaz (God does not play dice with the universe) sözünü çoğumuz duymuşuzdur; bu söz kuantum fiziğinin içinde barındırdığı olasılık ve indeterminizm kavramlarına bir karşı çıkıştır. Öyle ki Einstein determinizme sonuna kadar bağlı biriydi ve olayların birbirine olasılıklarla bağlı olması fikrini hiç mi hiç sevmiyordu. Niels Bohr ise kitaplarda, kendi adıyla kurduğu Bohr Atom Teorisinden başka pek anılmasa da, kuantum fiziği tartışmalarının ve araştırmalarının içinde sürekli yer almış ve bunun getirdiği ilkeleri ve bakış farklılıklarını benimsemiştir.
Bu iki fizikçinin bakışları o denli farklıdır ki bu farklılık, gerçeklik ve onun görünümü (temsili) konularında bile ortaya çıkar. Öyle ki Einstein fizik aracılığıyla doğa yasalarının kendisine ulaşabileceğimizi söyler:
Physics is an attempt conceptually to grasp reality as it is thought independently of its being observed. In this sense one speaks of physical reality. Yani, Fizik, gözlenmesinden bağımsız olarak gerçekliğin kendisine ulaşmak için bir girişimdir. Bu bağlamda bir fiziksel gerçeklikten bahsedilebilir.
Buna karşılık, Bohr tam aksine, fizik yasalarının doğanın kendisiyle değil de bizim onun hakkında ne söylediğimizle ilgilendiğini savunur:
It is wrong to think that the task of physics is to find out how nature is. Physics concerns what we can say about nature. Yani, Fiziğin işinin doğanın nasıl olduğunu ortaya çıkarmak olduğunu düşünmek yanlıştır. Fizik bizim doğa hakkında ne söyleyebileceğimizle ilgilenir.
Kuantum fiziğinin tarihi gelişimiyle ve işin biraz da magazin tarafıyla (kim kiminle atışmış) ilgilenenler için:
Mehra J., "Niels Bohr's Discussions with Albert Einstein, Werner Heisenberg and Erwin Schrödinger: The Origins of the Principles of Uncertainty and Complementarity", Foundations of Physics, Vol. 17, No. 5, 459-506 (1987)
Not: Bu yazı yazılırken Peter Kosso'nun Apperance and Reality kitabından yararlanılmıştır.
Yazar | Mesaj |
Henüz yorum eklenmedi! İlk yorumu sen yap! |